Bu aralar çene ishali olmuş gibi konuşuyorum. Yerli yersiz
anlatıyorum anlatıyorum anlatıyorum seni. Ama yalnızca seni,hiç
kendimden,benden bahsetmiyorum. Bazen biz oluyoruz tabi ama bazen...
Onunda pek önemi yok senin yanında. Sen varsın işte,senli sensiz
günler,senli 'o'nlu günler falan. Konuya 'o' nun girdiği yerde,ben
yazımın yönünü değiştiriyorum. Sen ve 'o' ilk paragrafta kalıyorsunuz .
Bende hayatıma 'O'nu alıyorum ama dikkat et büyük harflerle. Çünkü 'O'
benim hayatıma giren ya da benim hayatıma almaya çalıştığım kişi,önemli
biri yani,tabiki büyük olmalı. Değerli kılmalıyım 'O'nu. Hayatıma
girişini ihtişamlı,gösterişli yapmalıyım. Hoşgeldin deyip gönlümü sonuna
kadar açmalıyım. 'O' da şaşırmalı bu halime,sevinmeli hatta mutlu
olmalı. Aslında hep onu beklediğimi görmeli. Çünkü ben anladım ki benim
beklediğim sen değilmişsin,işte bu yüzden sen ilk paragrafta kalansın!
'O'nun emin adımlarla bana yaklaşmaya çalıştığını biliyorum,elimi
uzatıyorum yardımcı olmak adına. 'O'da cok yalnız biliyorum,bir kere
söylemişti. Hafızamda tuttum bende hemen ya da unutmadım benim gibi
'O'da yalnız diye,bilmiyorum tam olarak ne düşündüm. Kendim gibi gördüm
'O'nu,sorgulamadan başımı yasladım omzuna ama onun haberi
yok,hissetirmedim. Korktum! Gitmeler hep canımı acıtır benim,sebepli
sebepsiz gelmelerde. Emin olmalıyım,yanlış zamanda gitmeleri,sebepsiz
yere gelişleri olmayacağından. Şimdilik başım omzunda
ilerliyoruz,ikimizde sessiz,ikimizde korkak ! Kimse kimseye ne
düşündüğünü sormuyor. Hesapsız konuşuyoruz,yargılamadan,sorgulamadan.
Bilmeden yaralarımıza tuz basıyoruz bazen,bazen de iyileştiriyoruz
birbirimizi,açmadığımız yaralara merhem oluyoruz. Hep böyle mi gider
aramızdaki metafor iletişim bilmiyorum ama lütfen ''Sen bana iyi
gel.''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder